Günümüz ekonomisine bir göz atacak olursak, COVİT-19 gibi bir illetin tüm Ülkeleri olumsuz yönde etkilediğini görmekteyiz.
Ekonomilerin en fazla etkilendiği alanlar ise; İşsizlik kapanan iş yerleri ,talep daralması ,döviz kurları enflasyon ve üretimde aksaklıklar gibi başlıca konular olduğu görülmektedir. Yüksek kurla mücadele için Merkez Bankamız faizleri yükseltip kur artışlarını durdurarak, TL’nin değer kazanması sağlanmıştır. Yabancı yatırımcı için cazip hale gelen piyasalarımıza döviz girdisi ve borsamıza girişler artarak devam etmektedir. Alınan yeni yeni tedbirlerle üretime verilen destekler sonucu , İşsizlik sorununa çözüm arayışları görülmektedir. Talep canlanması için ise Merkez Bankasının kısa vadeli olmak koşulu ile para basması enflasyon yaratmayacaktır. Burada önemli olan paranın nasıl kullanılacağı ve ekonominin canlanmaya dönüşü ile basılan paranın nasıl piyasalardan çekileceğidir. Bu konular da, piyasalara çok iyi anlatılmalı ve ikna edici olmalıdır. Aksi takdirde para basmak enflasyonist baskıları arttırır.
Üretim artışı ile istihdam artışı sağlanarak, işsizliğin azaltılması sağlanır. İşsizliğin azaltılmasının yolu, talebi canlandırmaktan geçer. Artan talebe cevap verebilmek için üretimde artış başlar, üretim artışı istihdam artışına, yani işsizlikte azalmaya yol açar, buda birçok yöntemlerin uygulanması suretiyle olur.
Eskiden her ekonomi o ülke içindeki düzene göre biçimlenirdi. Dış dünyadan etkilenme oldukça sınırlıydı. Oysa sermaye hareketleri serbest kalınca, bütün dünya en azından finansal alanda tek bir piyasa haline geldi. Günümüz küresel sistemi özellikle finansal piyasalar açısından dünyanın tümünü tek bir ülke haline getirdiği için finansal ilişkileri gösteren analizleri her ülke için değil de dünya geneline göre yapmak daha doğru olacaktır.
Ülke ekonomisini bir aileye benzetirsek her birey bir ekonomik unsur gibi değerlendirilip , kendi arasındaki uyum ve koordine iyi organize edilirse, aile huzurlu, ülkede refah içinde olacaktır. Bu beklentimizin gerçekleşmesine olan inancımızla….